31 Aralık 2012 Pazartesi

Enneagram ile Kişilik Analizi: Don Richard Riso – Russ Hudson

Enneagram sistemi ile kişiliğinizi ve farklı kişilik tarzlarını tanımaya, gerçek dönüşüm ve gelişim için neler yapabileceğinizi araştırmaya ilgi duyuyorsanız, dünyanın en ünlü iki uzmanından, Don Richard Riso ve Russ Hudson’dan “Enneagram ile Kişilik Analizi” kitabını okumanızı öneririm.

Kitap şu bölümlerden oluşuyor:

Kişilik tarzları için pratik kılavuz
Geleneksel Enneagram
Dokuz kişilik tarzı
Gelişme Seviyeleri
Tarzınızı Bulma: Soru Formu
Yanlış Tanımlama
Merkezler
Psikolojik Sınıflandırma
İleri Konular
Öneriler
Kişilik, Öz ve Tinsellik


Keyifli okumalar, kendinizi tanımalar :=)

Bu arada yılın son yazısında, herkese mutlu, huzurlu, başarılı, sağlıklı, keyifli bir 2013 dilerim.

23 Aralık 2012 Pazar

Vodafone'lu Şirketler 2 Kat Konuşuyor, Dünyaya Açılıyor

Dünyaya açılmak isteyen Vodafone İş Ortağım’lı şirketler, yurtdışıyla iş yaparken Vodafone’un global gücünü yanlarına alıyorlar. Vodafone İş Ortağım, yurtdışı ile iş yapan firmaların dünyanın birçok yerindeki iş ortaklarıyla daha avantajlı fiyatlarla iletişim kurmalarını sağlıyor.

Vodafone İş Ortağım Dış Ticaret Destek Paketi, yurtdışı ile sürekli iletişim halinde olan firmalara büyük maliyet avantajı sağlıyor. Paket sayesinde firmalar hem sabit hem de mobil telefonlarıyla 2 kat görüşme avantajı elde ediyor. Üstelik bu avantaj sadece Türkiye’deyken geçerli değil. Vodafone İş Ortağım Dış Ticaret Destek Paketi ile firmalar yurtdışındayken de cep telefonu görüşmelerini avantajlı fiyatlarla yapıyor, küresel rekabette öne geçiyorlar.

Siz de bu avantajlardan yararlanmak istiyorsanız 0 850 250 0 542 numarasını arayın veya tıklayın!
vodafone is ortagim
Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Aralık 2012 Salı

İnsan Kaynakları Gündemi

Kim ne derse desin, Aralık ayı hesaplaşma, planlama biraz da hayal kurma ayıdır. Kimileri kendisi için kararlar alır, kimi de şirketinin planlamalarını yapar. Ben de İnsan Kaynakları üzerine kısa bir beyin fırtınası yaptım, nerede olduğu ve nereye gideceğine bakmaya çalıştım:


Belki de hayal bile edemediklerimiz olur, ne dersiniz?

26 Kasım 2012 Pazartesi

Renkler ve Dinamik Tiyatro


Geçtiğimiz hafta ekip olarak Dinamik Tiyatro'yu deneyimledik. Yazmak için ancak fırsat bulabildim ama benim için (ve sanıyorum bütün ekip için de) sıradışı, keyifli ve ilham verici bir deneyimdi.

"Problemler oluştuğu düzlemde çözülemez..." temasıyla İstanbul'a gelen Mark Wentworth ve Filipe De Moura'nın iki temel uzmanlık alanları var: Renkler ve Dinamik Tiyatro. Hal böyle olunca, ilk olarak Kişisel Profil Rengimizi belirleyerek başladık, benim rengimin Turuncu çıkması hepimizi çok şaşırttı:)

Ardından Dinamik Tiyatro ile içimizden geldiği gibi oynayarak sorunlarımızın ve çözümlerinin kendiliğinden ortaya çıkmasına izin verdik. Mark&Filipe’in enerjilerinin de etkisiyle, bitmesini hiç istemedik.

Önümüzdeki dönem tekrar İstanbul’a geldiklerinde, kaçırmamanızı tavsiye ederimJ


23 Kasım 2012 Cuma

Öğretmenlik Mesleği Bitiyor mu?


Bugün artık bilgi her yerde... Bilgiye ulaşmak çoğu zaman bir  “tık” kadar kolay... Sınırlar her geçen gün biraz daha görünmez oluyor... Bilgiye sahip olmaktan çok bilgiye ulaşmayı bilmek önem kazanıyor...

Öte yandan uzaktan eğitim yaygınlaşıyor... Öğretmenlere şiddet haberleri artıyor, şiddet gören öğretmen istatistikleri kanıksanan rakamlara dönüşüyor... Öğretmene “Eti senin kemiği benim” diyen velilerin yerini, çocuğuna “Hakkını yedirtme” diyen anne babalar alıyor. Bir harf öğretene kırk yıl köle olmak bir yana, öğretmenlerimize çoğu zaman bir teşekkür bile çok görülüyor...

Peki, bütün bunlar öğretmenlik mesleğini bitiyor mu? Başka bir deyişle, öğretmenlik mesleğini gereksiz kılıyor mu? Benim gibi “öğretmene of bile denmez” anlayışıyla yetiştirilmiş birine göre, bu sorunun yanıtı kuşkusuz koca bir hayır...

Bir kere öğretmenlik sadece bilgi aktarımı demek değil... Aynı zamanda değerleri aktarmak, eğitmek, yetenekleri ortaya çıkarmaya yardımcı olmak, yol göstermek, geliştirmek, büyütmek demek...Uçmaya cesaretlendirmek, kanatlandırmak, güçlendirmek demek...Hayatı  öğretmek demek..Üstelik hayat denilen şey de zaten hem öğrenci hem öğretmen olmak demek.

Kim ne derse desin benim için öğretmenlik her zaman ihtiyaç duyacağımız, hiç bitmeyecek bir meslek. Bu yüzden işte, bütün öğretmenlerimin ve öğretmenlerin ÖĞRETMENLER GÜNÜnü bütün sevgimle ve saygımla kutlamayı bir borç biliyorum, bu borcun hiç ödenmeyeceğinin farkında olarak.

20 Kasım 2012 Salı

Kişilik İçin İşe Almak..



Harvard Business Review'in Videoları arasında Robert Chavez, Hermès US'in CEO'sunun kısa ve öz konuşması çok hoşuma gitti..İnsanlara herşeyi öğretebilirsiniz, ama içten gülümsemeyi öğretemezsiniz...

18 Kasım 2012 Pazar

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer - Laurent Gounnelle

Aslında bu kitap hakkında yazıp yazmamakta tereddüt ettim. Ne de olsa bir romana yer vererek konumun biraz dışına çıkıyor gibi olacaktım. Ancak sonradan kitap hakkında bazı noktaları göz önünde bulundurarak yazmaya karar verdim.


Öncelikle kitabın ana kahramanı bir danışmanlık firmasında İşe Alım Danışmanı. Üstelik Eyfel Kulesinde intihar teşebbüsünde bulunmasıyla başlıyor olaylar. İşin esprili tarafı bir yana, adaylarla ve şirketine olan bakış açısında tanıdık yönler bulmak mümkün. İntihardan onu vazgeçiren Dubreuil, kahramanımıza bir nevi koçluk yapıyor. İlerleyen sayfalarda liderlik, şirket vizyonu, hedeflere ulaşma, iş hayatı gibi kavramları bulmak mümkün. 

“Aslında, hepimiz stres altında yaşıyoruz. Çalışmak bir zevk değil, oysa zevk olması gerektiğine inanıyorum.”

Kitabın neredeyse tamamında, kişisel gelişimimiz için kafa yoracağımız, hatta yer yer uygulayabileceğimiz yöntemler dikkat çekiyor. Bundan olacak, internette yaptığım küçük araştırmada yazarın psikoloji geçmişinin olduğunu okumak beni şaşırtmadı.  

Kitaptan en çok aklımda kalan sözlerden biri ise Gandhi’den bir alıntı oldu:

“Dünyada görmek istediğimiz değişimin ta kendisi olmalıyız.”

İlgilenenlere şimdiden iyi okumalar dilerim.

9 Kasım 2012 Cuma

Birlikte İK-İK Sistemini Kurmak

Dün Birlikte İK Derneği'nin İnsan Kaynakları Sistemini Kurmak Seminerine katılma fırsatı buldum. İnsan Kaynakları üzerine karşılıklı öğrenme platformu bulmak, bizleri inanılmaz derecede besliyor. O yüzden bu tür oluşumları gönülden destekliyorum.

Hali hazırda danışmanlık projelerinde de yer aldığımdan, konu hakkında farklı yaklaşımlar öğrenmek benim için önemliydi. Önemle vurgulanan ve benim de altını çizmek istediğim bir konu vardı ki, o da sistem kurmanın    ikna ile başladığıydı. Bu değişime neden ihtiyaç duyulduğunu, nasıl gerçekleştirileceğini ve neler getireceğini; üst yönetime, çalışanlara, hatta tedarikçilere, müşterilere, çevrenize çok iyi anlatmak zorundaydınız. İşbirliği almadan çabalamanız ne yazık ki hedeflediğiniz başarıyı getirmiyordu.

Seminer için emek verenlere teşekkür ediyor, herkese bol işbirlikli, uyumlu sistem kurma çalışmaları diliyorum.

28 Ekim 2012 Pazar

“KURUMSAL ŞİRKET”İ CÜMLE İÇİNDE KULLANALIM AMA..

İlköğretim yıllarında yeni öğrendiğimiz bir kelimeyi cümle içinde kullanmamız istenirdi. Böylelikle anlamını pekiştirmiş olurduk. Konu “kurumsallaşma” ya da “kurumsal şirket” olunca bunun tersi söz konusu sanki. Yani pek çok insan cümle içerisinde kullanıyor, ama her biri de farklı şeyler kastedebiliyor.


Pek çok aday iş görüşmesinde beklentilerini anlatırken “Kurumsal bir şirkette çalışmak istiyorum” diyor, bazıları için “mevcut işlerinden ayrılma nedeni kurumsal bir firma olmamaları”. Büyük bir şirkette çalışıyorsanız “kurumsal şirkette çalışıyorsun, şanslısın”, pek adı duyulmamışsa “nasıl bir yer orası, kurumsal mı?”

Özetle kurumsal şirket bazıları için cirosu fazla, çalışan sayısı çok, büyük şirket; bazıları için kalite belgelerini almış, iş tanımı belirli olan şirket. Bazılarına göre ne zaman ne noktaya geleceği bellidir kurumsal firmada, bazılarına göre sosyal hakların tamdır, bazılarına göre ise ücretini zamanında alabiliyorsan firman kurumsaldır.

Naçizane benim fikrim; kurumsal firma adı üzerinde “kurum” olarak belli başlı bir tüzel kişiliği olan ve bu kişiliğin altını çalışanlarından, yöneticilerinden dahi bağımsız kendi kurallarıyla, standartlarıyla, vizyonu, misyonu, planlarıyla dolduran şirkettir. Buna göre pozisyonlar, görev tanımları vardır, kişilerin isimleri değişebilir ama işler aynı sistematik yapıda yürür. Elbette sistemli İnsan Kaynakları Süreçlerini, ücretlendirmeyi, kariyer planlamayı, eğitimi vb. de içerir; ama bundan çok daha fazlasıdır.

Bir daha cümle içerisinde kullanmadan önce, gelin ilkokulda yaptığımız gibi önce “kurumsal şirket” ile ne kastettiğimizi tanımlayalım...

20 Ekim 2012 Cumartesi

Bir Röportaj:İşe Alım Uzmanı Gamze Ülger


Blogumun ilk röportajını SmartPeople’ın İşe Alım Uzmanı Gamze Ülger ile gerçekleştirdim. Oldukça keyifli geçen sohbette adaylara yönelik tüyolar almayı da ihmal etmedim:)

      Gamze Hanım Merhabalar, öncelikle kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar,  Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisat bölümü mezunuyum. Yaklaşık 3 yıldır danışmanlık sektöründe İşe Alım Uzmanı olarak çalışıyorum.
İnsan Kaynakları alanını seçme nedenleriniz nelerdir?

Üniversiteyi bitirdikten sonra her yeni mezun gibi ben de hangi alanlara yöneleceğim konusunda kararsızlıklar yaşadım. Ancak kişilik özelliklerim gereği yapacağım işin içinde iletişim yönümü kullanmam gerektiğini biliyordum. İnsan Kaynakları bu anlamda beklentilerimi karşılayan alanlardan biriydi, biraz da önüme çıkan fırsatlar beni bu alana yönlendirdi diyebiliriz.

İnsan Kaynakları alanında kariyer hedefleyen gençlere önerileriniz nelerdir?

Öncelikle kişinin gerçekten bu işi yapmayı istemesi gerekiyor. Her yönüyle mesleği değerlendirmeleri, çevrelerinde bu işi yapan kişilerden görüş almaları, mesleğin geleceği ile ilgili araştırmalar yapmaları önemli. Tabi bunun sonucunda kendi yetkinliklerini de bu alan için uygunluklarını sorgulamalılar.

Yoğun olarak seçme yerleştirme faaliyetleri içindesiniz. Adayların özgeçmiş hazırlarken sıkça yaptıkları hatalar nelerdir?

Özgeçmişleri değerlendirirken belli bir düzen çerçevesinde olması, pozisyon için önemli olacak bilgilerin kolay ulaşılabilir olması ve bilgilerin doğruluğu değerlendiriciler için oldukça önemli. Çok uzun,  gereksiz sayılabilecek detayların olması veya bilgilerin yetersiz olması sağlıklı olmayan değerlendirmelere yol açabiliyor. En çok eksik veya doğru olmayan bilgi ile karşılaşabiliyoruz. Örneğin İngilizce bilgi seviyesi bunların içinde ilk sırada oluyor. Tarihsel hatalar, iletişim bilgilerinin güncel olmaması da yapılan hataların bazıları.

İş görüşmelerine hazırlanırken ve iş görüşmesi sırasında adaylara verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?

Bununla ilgili adaylar günümüzde internet üzerinden birçok bilgiye ulaşabiliyor. Burada önemli olan adayların belli bir kalıpta değil kendileri gibi olmaları. Kişisel imaja dikkat etmek, görüşmelere zamanında gitmek, gitmeden önce şirket veya pozisyon ile ilgili bilgi sahibi olmak, doğru bilgiler vermek önemli noktalar.

İnsan Kaynakları’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz global hayat gereği herkes her şeye erişebilir durumda. Rekabet koşulları içinde farkı yaratan da insan oluyor. İnsan Kaynakları günümüzde artık şirketler tarafında da çalışanlar tarafında da olması gereken olarak görünüyor. Bu anlamda gelişmeler sevindirici.

Bloguma konuk olarak verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim Gamze Hanım:)

 Rica ederim. Benim için de keyifli bir sohbetti.

9 Ekim 2012 Salı

İK’nın Önyargıyla İmtihanı: Hale Etkisi



Bir adayı daha karşılarken bu pozisyon için uygun olacağını hissettiniz, gerçekten de olumlu bulduğunuz adaylar arasına girmeyi başardı. Acaba önsezileriniz kuvvetli olduğundan mı görüşme izleniminizi doğruladı yoksa adayın yarattığı ilk izlenimden mi etkilendiniz? Gülümsemesi ya da fiziksel görünüşü onu daha yetenekli bulmanızda ne kadar etkili oldu? Kuşkusuz dış görünüm önemli bir kriter olabilir, ama diğer özelliklerini objektif olarak değerlendirmenizi engelliyorsa hale etkisinin tuzağına düşmüş olabilirsiniz.

Hale etkisi ya da orijinal adıyla Halo Effect, bir insanın sahip olduğu olumlu özelliklerin etkisiyle o insanın başka özelliklerini de kapsayan genel bir yargıya varılması anlamına geliyor. İsmini azizlerin, melek figürlerinin başının üstüne konulan ışık halkası daireden almış. Yani bir özelliğiyle bir kişiyi taçlandırıp başının üzerine hale koyarak onu algımızda melek yapabiliyoruz:)

Bu etki sadece İK alanında karşımıza çıkmıyor kuşkusuz. Pazarlamacılar hale etkisini kullanarak ürünlerinin olumlu özelliklerini taçlandırabiliyor, politikacılar kendilerini melek göstererek oy topluyor. Hale etkisi sayesinde ilk görüşte aşk da meşrulaşmış oluyor.

Bazı durumlarda ise hale etkisi tersine dönüyor. Örneğin çalışanınızın performansını değerlendirirken memnun olmadığınız bir özelliğin etkisinde kalıp olumlu özelliklerini görmezden geldiğinizde tıpkı bunun tersinde olduğu gibi tarafsız bir değerlendirme yapamamış oluyorsunuz. Genellemelerin işimizi kolaylaştırdığı bir gerçek, ama bu genellemelerin gerçek olup olmadığını sorgulamadığımızda bizi kısıtlayıp kalıplara hapsettiği de bir başka gerçek.