19 Mart 2012 Pazartesi

İŞYERLERİNDE SİHİRLİ ORAN

Şu sıralar İdil Türkmenoğlu’nun Pozitif Yönetim isimli kitabını okuyorum. İlerleyen günlerde bu keyifli kitaba TURUNCUİK’da daha detaylı olarak yer vereceğim ama şimdi sizlerle bu kitapta yer alan ilginç bir araştırmayı paylaşmak istiyorum.

Öncelikle John Gottman ve ekibi, 700 yeni evli çiftle gerçekleştirdikleri deneyde çiftlerin birbirleriyle 15 dakikalık konuşmalarında olumlu ve olumsuz etkileşimleri kaydetmişler. Buna göre Evliliğin başarısının temelindeki sihirli oranı, pozitif etkileşimlerin negatife oranını, “5:1” olarak belirlemişler. Yani çiftlerin birbirine olumlu söyledikleri, hissettirdikleri eğer olumsuzların en az beş katı kadarsa, o evliliğin yürüyeceğini; daha düşük bir oran varsa da boşanacaklarını tahmin etmişler. On yıl sonra tahminlerin doğruluk oranının oldukça yüksek (%94) olduğunu görmüşler.

Barbara Frederickson ise bir matematikçiyle birlikte bu oranı iş dünyasına uyarlamış. Buna göre işyerlerinin sihirli oranı 3:1. Yani iş ortamındaki bir olumsuz etkileşimi karşı üç olumlu etkileşim gerekiyor. Benim şahsi yorumumla, üç olumlu etkileşim bir olumsuz olayı götürüyor.

Türkmeoğlu durumu şöyle örneklendirmiş: “Sabah servise bindiniz, herkes gülerek “Günaydın” dedi. Skorunuz 1:0. Koşarak masanıza gittiniz, bilgisayarınızı açmak istiyorsunuz ama açılmıyor; gece çalışan temizlik görevlileri tüm kabloları birbirine karıştırmış. Bilgi işlem’i aradınız, “Bekleyin biraz” dediler. 1:1 oldu. Bu arada çayınızı almaya giderken bir iş arkadaşınız yeni saç modelinizin çok yakıştığını söylerse, skor 2:1’dir artık. Gün boyunca inişler ve çıkışlar yaşıyoruz. Ama daha iyi performans için, “Kötülerin yanında iyi şeyler de oluyor” diye kendimizi avutmak yeterli değil. Kötülerin en az 3 katı kadar iyi deneyimler gerekiyor.”
Sihirli Pozitiflik Oranının Web Sitesi 'nden detaylı bilgi alabilir ve kendinizi ücretsiz olarak "TEST" edebilirsiniz.

18 Mart 2012 Pazar

YETENEK YÖNETMEK YETENEK İSTER..

Bugün Hürriyet’in İnsan Kaynakları ekinde son zamanların gözde konularından “Yetenek Yönetimi” ele alınmış, konuyla ilgili farklı akademisyenlerin ve insan kaynakları uzmanlarının görüşlerine yer verilmiş. Benim en çok ilgimi çeken nokta ise yetenek yönetiminin işe alımdan ibaret olmadığının ve sadece insan kaynaklarının görevi olmadığının vurgulanması oldu. Yani yetenek yönetimi hem insan kaynaklarının bütün süreçlerini kapsıyor, hem de sadece İnsan Kaynakları yöneticilerini değil her kademe/birimdeki yöneticiyi ilgilendiriyor.Gazetenin ilk sayfasında yer alan alıntı ise oldukça anlamlı:
 
“Disiplin edilmeyen yetenekler paten üzerindeki ahtapot gibidir. Birçok hareket vardır ama ileri mi geri mi gideceğini bilemezsin.”

H.Jackson Brown,Jr.

Keyifli pazarlar...J

17 Mart 2012 Cumartesi

TURUNCUİK “GÜCÜMÜZ İNSAN”DA!...



TURUNCU İK geçtiğimiz günlerde keyifle takip ettiğim bloglardan olan “GÜCÜMÜZ İNSAN”da sevgili meslektaşım Serhat Kahyaoğlu tarafından tanıtıldı. Gücümüz İnsan çalışma hayatı ve insan kaynaklarına ait farklı konuların yanısıra röportaj ve konuk yazarlarla da renklenen bir blog. Bu blogda tanıtılan ilk İK blogunun yazarı olmaktan gurur ve mutluluk duydum.

“GÜCÜMÜZ İNSAN”a bu vesileyle tekrar teşekkür ediyor, İnsan Kaynakları alanında gönülden yazan ve birbirini destekleyen blogcuların artmasını diliyorum smiley


11 Mart 2012 Pazar

BİR KAVRAM: KALİTE

Yeni işimde geçirdiğim şu birkaç günde en çok duyduğum kavramlardan biri kalite oldu. O kadarki kalite hakkında bildiklerimi ve son gelişmeleri şöyle bir gözden geçirme gereği duydum. Geçmişten bu güne pek çok kalite kavramı yapılmış, bunlardan en bilenenleri şöyle:

Kalite kullanıma uygunluktur.
Dr.J.M. JURAN
Kalite şartlara uygunluktur.
P.B. CROSBY
Kalite, bir ürünün ya da hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları karşılama kabililiyetine dayanan özellikleri toplamıdır.
ISO 9005
Kalite, ürün yada hizmeti ekonomik bir yoldan üreten ve tüketici isteklerine cevap veren bir üretim sistemidir.
JIS-Japon Standartları Komitesi
Kalite Kontrol uygulamak, en ekonomik, en kullanışlı ve tüketiciyi daima tatmin eden kaliteli ürünü geliştirmek, tasarımını yapmak, üretmek ve satış sonrası hizmetleri vermektir.
Dr. Kauri ISHIKAWA
Müşteri beklentilerini sağlayacak (min ) ürünlerin en ekonomik şekilde tasarlanması, üretilmesi ve satış sonrası hizmetin verilmesidir.

Bugün ise artık muayeneden toplam kalite yönetimine bir geçiş söz konusu. Kalite heryerde ve herşeyde. Bana sorarsanız, popülaritesini yetirecek gibi de görünmüyor, hatta kapsamı genişleyecek gibi.

Kaliteniz bol olsun smiley

8 Mart 2012 Perşembe

POZİTİF AYRIMCILIK VE ÇALIŞAN KADIN

Malum bügün Dünya Kadınlar günü. Ne yazık ki hala, kadınlar çalışma hayatında, sırf cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmaktalar. Mesleklere yönlendirmede, işe almada, ücrette, hamilelik durumlarında maruz kaldıkları ayrımcılık uygulamalarının yanında bir de cinsel taciz sorunu var.

Peki pozitif ayrımcılık nedir?

Pozitif ayrımcılık; sosyal, ekonomik ve politik alanda doğuştan taşıdıkları özellikler nedeniyle dışlanmış azınlıkların dışlanmışlıklarını bir ölçüde azaltmak ve uzun vadede engellemek amacıyla ortaya konulan politika ve uygulamaları ifade eder.

Ancak çalışanlar kadınların bir kısmı; kadın oldukları için farklı haklar elde etmek yerine, sadece performansı etkileyen bazı olumsuz olayların ortadan kalkmasına yönelik uygulamalar (şirketlerde küçük çocukların bakımını üstlenecek tesislerin ya da kreşlerin bulundurulması vb.) istemektedirler.
Pozitif ayrımcılık mı pozitif aksiyon mu?

Pozitif aksiyon, toplumun belli bir grup üzerinde olan negatif etkisini azaltmak ya da yeniden şekillendirmek için o grubun özel teşvik edilmesi demektir.

Pozitif aksiyon ve pozitif ayrımcılık arasındaki temel fark pozitif aksiyonun ayrımcılık olmaması ve tamamen yasal olmasıdır. Pozitif aksiyonda işverenler pozitif ayrımcılıkta kullanılan kotaları tercih etmek yerine hedef belirlemektedir.

Etnik azınlık gruplarına ulaşabilmek ve onları teşvik edebilmek için düzenlenmiş iş ilanları düzenlemek, etnik azınlık gruplarının çoğunlukta bulunduğu iş ve işçi bulma kurumlarıyla temasa geçmek, eğitimsiz insanları eğitip işe alarak toplumun onlar üzerindeki ezici etkisini bir nevi de olsa azaltmak, çalışanlar arasındaki azınlıkları terfi fırsatlarını kaçırmamaları için teşvik etmek, çalışan kadınlar için çocuk bakımı kolaylıkları sağlamak, kariyerlerine ara veren kadınların iş hayatına tekrar adapte olabilmelerini sağlamak gibi pozitif aksiyon aktivitelerinden yararlanılabilinmektedir.

Pozitif Ayrımcılık ve Cam Tavan
 

“Cam tavan”, kadınların işletmelerde bir üst pozisyona geçerken karşılaştığı her türlü engel ve haksızlık olarak tanımlanmaktadır. Kadınlar cam tavanı kırmak için üniversite ve mesleki eğitim edinmeye çalışmakta, mentordan yardım almakta, sosyal ilişki geliştirmekte, kariyer geliştirme programlarına katılmakta, yüksek performans göstermeye çabalamaktadır.


Bütün kadınların kadınlar gününü kutlar, fırsat eşitliğine sahip oldukları ortamlarda çalışmalarını dilerim.

4 Mart 2012 Pazar

YENİ BİR İŞE BAŞLAMAK...

Her şey yolunda giderse, önümüzdeki hafta yeni işime başlıyor olacağım. Hem beklentilerime uygun olduğunu umduğum bir işe başlayacak olmanın mutluluğu, hem yeni öğreneceklerimin, deneyimleyeceklerimin, katabileceklerimin heyacanı, hem de ortama, işyerine, kişilere adapte olunacak ilk zamanların telaşı var içimde.

Benimle aynı heyecanı taşıyanlar varsa Selçuk Erdem’in karikatürüyle biraz gülümseyelim istedim:




Herkese güzel başlangıçlar dilerim :)

3 Mart 2012 Cumartesi

HAYAT DENGESİ; İş, Aile ve Özel Hayatı Dengeleme Sanatı: Zeynep Aycan, Mehmet Eskin, Serap Yavuz

Yüksek lisans tezim sırasında edindiğim bu kitap, hala başucu kitaplarımdan biri. Önsözündeki John Christian’ın “Hayat, yaparken silgi kullanmamıza izin verilmeyen bir resimdir” sözüyle başlıyor. Birinci bölümde küçük bir örnek olaydan yola çıkarak hayat dengesi farklı yaklaşımlarıyla tanımlanmış. Hayat dengesi “iş, aile ve kişisel alandaki taleplerin kişiyi tatmin edecek oranda karşılanması” olarak özetlenmiş.

İlerleyen bölümlerde hayat dengesinin bozulmasının sonuçları, hayat dengesinin bozulmasında kullanılabilecek destek ve kaynaklar, iş aile ve kişisel alanlardaki taleplerin karşılanmaması,hayat dengesinin kurulmasında sorun çözme yaklaşımı, hayat dengesinin kurulmasına katkı sağlayacak beceriler gibi konulara, bilimsel çalışmalar ışığında ama ağır bir anlatımla okuyucuyu sıkmadan değinilmiş. Son bölümde ise Aycan ve Eskin’in ülkemizde konuyla ilgili olarak gerçekleştirdikleri uygulamanın sonuçlarına yer verilmiş.

Kitabın, hayat dengesini sağlamanın giderek zorlaştığı bugünlerde, özellikle çalışanlara yönelik bir kılavuz eser niteliğinde olduğuna inanıyorum.