25 Ağustos 2012 Cumartesi

İKNANIN PSİKOLOJİSİ-ROBERT B.CIALDINI


İknanın psikolojisi yıllar önce okumuş olmama rağmen kütüphanemde ve zihnimde hala önemli bir yere sahip olan kitaplardan biri. Bunun en önemli nedeni kitapta nasıl ikna edebileceğimiz ve ikna olduğumuz açıklanırken somut örneklerden, deneylerden, deneyimlerden yola çıkılması, üstelik de bunun merak uyandırarak yapılması. 

Kitap iknanın temel silahlarından altı başlık altında bahsediyor: Karşılıkta Bulunma, Adanmışlık ve Tutarlılık, Toplumsal Kanıt, Hoşlanmak, Otorite ve Azlık. Her bölümde bir taraftan nasıl ikna edebileceğimiz anlatılırken, bir yandan da aslında ikna olmak istemediğimiz şeylere karşı kendimizi nasıl savunabileceğimizden bahsediliyor. Bu çok yönlülük okura daha geniş bir bakış açısı sunuyor.

Sonuç olarak, “İknanın Psikolojisi” yaşamımızda ikna etmeye ne kadar çok ihtiyacımızın olabileceği ve bilerek ya da bilmeyerek ne kadar çok ikna olduğumuz göz önünde bulundurulduğunda yalnız Pazarlama ile ilgilenenlerin değil herkesin faydalanabileceği bir kitap olmaya devam edecek gibi görünüyor.

18 Ağustos 2012 Cumartesi

BU BAYRAM...


Bu bayram...

Bayrama erişmenin huzuru, bayram sevincinize karışsın.

Hayatınızdaki şeker insanlarla, dudaklarınızda şeker tadıyla şeker gibi konularda şeker gibi sohbetleriniz olsun.

Sizi üzen, kaygılandıran ne varsa uzaklara taşınsın.

Değer verdiğiniz ne varsa, yakınınızda dursun.


Bayramınız kutlu olsun.

16 Ağustos 2012 Perşembe

Sosyal Medyanın Orkestra Şefleriyle Content Marketing

Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla, pazarlamada içeriğin önemi gün geçtikçe artıyor ve content marketing (içerikle pazarlama) dünyada gittikçe yükselen bir trend haline geliyor. Content marketing, markanın iletişim hedefleri paralelinde orijinal içerikler yaratarak hedef kitlesine ulaşması ve engagement kurması anlamına geliyor. Bu içerikler iyi yönetildiğinde, hedef kitlenin WOM yaratması ve sadık bir komünite oluşması da mümkün hale geliyor.

Türkiye’deki tek content marketing platformu olan Bumads, henüz birinci yılında Coca-Cola, Microsoft, Toyota ve Adidas gibi onlarca global markanın sosyal medyada sesi oldu.

Peki Bumads etkili bir content marketing platformu olmayı nasıl başardı?

Markaların mesajını milyonlarca kişiye ulaştıran Bumads’in kalbinde bünyesindeki binlerce blogger ve bağımsız yayıncı yer alıyor. Türkiye’nin en geniş ve çeşitli yayıncı ağı haline gelen Bumads blogcuları, sosyal medyanın orkestra şefleri olarak paylaşımlarıyla marka içeriklerinin viral yayılımı için doğal bir mekanizma oluşturuyor. Bu anlamda, yayıncıların yayınlayacakları reklamları seçme özgürlüğü olması mecranın organik temelini sağlamlaştırıyor.

Yüzlerce blogda yayınlanan marka içerikleri, Twitter ve Facebook gibi sosyal mecralardan da hedef kitlesine ulaşarak WOM etkisi yaratıyor. İçerik tabanlı olması sayesinde arama motorları tarafından da indekslenen reklamlar, olumlu bir SEO etkisi sağlıyor ve aylar boyunca erişilmeye devam ediyor.

Bumads ürün tanıtımlarının yanı sıra, kampanya duyuruları, sosyal sorumluluk projeleri, kurumsal mesajlar, marka ve kriz iletişimi gibi konularda da markaların hedefledikleri kitleye uygun web siteleri aracılığı ile ulaşmalarına rehberlik ediyor.

İşte Bumads’i eğlenceli bir dille anlatan tanıtım videosu:

Bir bumads advertorial içeriğidir.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

KİŞİLİK ENVANTERLERİNİ NASIL CEVAPLAMALI?


İnsan Kaynakları çalışanlarına en çok sorulan sorulardan biridir. Özellikle iş görüşmelerinde, görüşülen işi “kapmak” için kişilik envanterlerini nasıl cevaplamak gerekir? Siz de bu yazıyı bu sorunuza cevap bulmak için okuyor olabilirsiniz, üzgünüm ama amacınız buysa okuyacaklarınızı muhtemelen tatmin edici bulmayacaksınız.

Bu soruya “kesin” bir yanıt verememenin en önemli nedeni klasiktir: Herkesin farklı kişilik özellikleri vardır ve aslında bir işyerinde hepsine ihtiyaç duyulur. Üstelik kişilik envanteri sonuçlarını bir işe kabul görmenin ana nedeni olarak almak da pek sağlıklı olmaz. O zaman neden kişilik envanterleri kullanıyor?

Öncelikle belirli kişilik profillerinin belirli iş ve görevlere yatkın olduğu doğrudur. Kurum kültürüne uygun adayları seçmekte de kişilik envanteri sonuçlarını değerlendirmek faydalı olacaktır. Ayrıca işe aldığınız kişileri nelerin motive ettiğini, nelerin motivasyonunu düşürdüğünü, nasıl bir iş ortamı ve yönetim tarzında daha verimli çalışabileceğini kestirebilme imkânı bulmak da az bir katkı değildir. 

Bu açıdan kişilik envanterleri, kişileri etiketlemek için değil ama (zaten herkes farklı zamanlarda farklı karakter özellikleri gösterebilir) işe alım, performans ve ödüllendirme, kariyer geliştirme vb. bütün İnsan Kaynakları uygulamalarına destek olarak kullanılabilmektedir. 

Şimdi ilk sorumuza geri dönersek... Size kişilik envanterlerini çözmede kullanabileceğiniz taktikler sıralayamayacağım, zaten kendinizce çeşitli taktikler uygulamanızı da pek tavsiye etmem. Çünkü uygulamaya çalışacağınız her taktik sizi sağlıklı sonuçlar elde etmekten uzaklaştıracaktır. Tutarsız sonuçlar çıktığında sizden en iyi ihtimalle envanteri tekrar cevaplandırmanız istenecektir. Kendinizi göstermek istediğiniz şekilde cevapladıkça aslında kendinizden uzaklaşırsınız. Böylece kendi kendinizi kandırmakla kalmaz, kendinize uygun olan işi kaçırır, uzak olana yaklaşırsınız. Sevmediğiniz bir kurumda sevmediğiniz bir işi yaparken başarılı olabilir misiniz?

Yine de sorarsanız, klasik cevaplarımı veririm: Dürüst olun, ilk aklınıza gelen cevabı verin, kendinizi çok kısıtlamayın, doğru ya da yanlış diye bir cevap olmadığını unutmayın...

10 Ağustos 2012 Cuma

LÖSEV Gönüllüsü Olmak Bir Ayrıcalıktır...


Büyük LÖSEV Ailesi, lösemili&kanserli çocuk ve ailelerin bu zorlu mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek için sevgi ve azimle çalışan bir vakıftır. LÖSEV kurulduğu 1998 yılından bugüne dek faaliyetlerini duyarlı kişi ve kuruluşların destekleri ve binlerce GÖNÜLLÜSÜ’nün katkılarıyla gerçekleştirmiş; Türk halkının konu hakkında daha bilinçli ve duyarlı olmasıyla beraber tedavide %91'lere çıkardı
ğı başarısını %100’e çıkartmayı hedeflemiştir.

LÖSEV'e gönlünü veren gönüllüler LÖSEV’in her etkinliğinde aktif rol almakta, vakıf çalışmalarına aktif katılım göstererek çocukları hayata bağlamaktadırlar.

Yüreğinde paylaşım ve sevgiye yer olan herkesi Lösev gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.

Lösev gönüllüsü olabilmek için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli: http://bit.ly/losevgonullusu
Lösev’i Facebook’ta takip etmek için: www.facebook.com/losev0660
Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

TATİL DERDİ YALAN SÖYLETİYOR(MUŞ)...


Kariyer Dergi’nin bu ayki sayısında hrmagazine’den alınmış ilginç bir haber vardı. İngitere’de bin çalışan ile yapılmış araştırmanın sonuçları veren habere göre, katılımcıların çeyreğinden fazlası istedikleri tatili yapabilmek için yalan söylemeye hazırmış. 

Buna göre;

  • Çalışanların %25’i patronuna izin tarihlerinin kesin olduğuna ve rezervasyon yaptıklarına dair yalan söylüyor.
  •  %39’u izin alabilmek için 6 ay önceden bilet alıyor.
  •  %24’ü izin alabilmek için taktiklere ihtiyaç duyuyor.
  • Taktiklere başvuranların %12’si iş arkadaşlarına yalan söylüyor, %7’si hasta olduğunu söylüyor.%4’ü ailevi bir sebep uyduruyor. %5’i hayali bir balayı, %5’i cenaze ve ev kazaları kurguluyor.

Demek ki izin alabilmek sadece bizim ülkemizde bir sorun haline gelmiyor. İnsan her yerde insan ve izin ihtiyacına sahip olduğu kadar hakkına da sahip olmak istiyor. En azından yıllık ücretli izin hakkını kullanabilmek çalışanı yalnız motive etmiyor, yalanlardan da uzaklaştırıyor!