28 Ekim 2012 Pazar

“KURUMSAL ŞİRKET”İ CÜMLE İÇİNDE KULLANALIM AMA..

İlköğretim yıllarında yeni öğrendiğimiz bir kelimeyi cümle içinde kullanmamız istenirdi. Böylelikle anlamını pekiştirmiş olurduk. Konu “kurumsallaşma” ya da “kurumsal şirket” olunca bunun tersi söz konusu sanki. Yani pek çok insan cümle içerisinde kullanıyor, ama her biri de farklı şeyler kastedebiliyor.


Pek çok aday iş görüşmesinde beklentilerini anlatırken “Kurumsal bir şirkette çalışmak istiyorum” diyor, bazıları için “mevcut işlerinden ayrılma nedeni kurumsal bir firma olmamaları”. Büyük bir şirkette çalışıyorsanız “kurumsal şirkette çalışıyorsun, şanslısın”, pek adı duyulmamışsa “nasıl bir yer orası, kurumsal mı?”

Özetle kurumsal şirket bazıları için cirosu fazla, çalışan sayısı çok, büyük şirket; bazıları için kalite belgelerini almış, iş tanımı belirli olan şirket. Bazılarına göre ne zaman ne noktaya geleceği bellidir kurumsal firmada, bazılarına göre sosyal hakların tamdır, bazılarına göre ise ücretini zamanında alabiliyorsan firman kurumsaldır.

Naçizane benim fikrim; kurumsal firma adı üzerinde “kurum” olarak belli başlı bir tüzel kişiliği olan ve bu kişiliğin altını çalışanlarından, yöneticilerinden dahi bağımsız kendi kurallarıyla, standartlarıyla, vizyonu, misyonu, planlarıyla dolduran şirkettir. Buna göre pozisyonlar, görev tanımları vardır, kişilerin isimleri değişebilir ama işler aynı sistematik yapıda yürür. Elbette sistemli İnsan Kaynakları Süreçlerini, ücretlendirmeyi, kariyer planlamayı, eğitimi vb. de içerir; ama bundan çok daha fazlasıdır.

Bir daha cümle içerisinde kullanmadan önce, gelin ilkokulda yaptığımız gibi önce “kurumsal şirket” ile ne kastettiğimizi tanımlayalım...

20 Ekim 2012 Cumartesi

Bir Röportaj:İşe Alım Uzmanı Gamze Ülger


Blogumun ilk röportajını SmartPeople’ın İşe Alım Uzmanı Gamze Ülger ile gerçekleştirdim. Oldukça keyifli geçen sohbette adaylara yönelik tüyolar almayı da ihmal etmedim:)

      Gamze Hanım Merhabalar, öncelikle kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar,  Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisat bölümü mezunuyum. Yaklaşık 3 yıldır danışmanlık sektöründe İşe Alım Uzmanı olarak çalışıyorum.
İnsan Kaynakları alanını seçme nedenleriniz nelerdir?

Üniversiteyi bitirdikten sonra her yeni mezun gibi ben de hangi alanlara yöneleceğim konusunda kararsızlıklar yaşadım. Ancak kişilik özelliklerim gereği yapacağım işin içinde iletişim yönümü kullanmam gerektiğini biliyordum. İnsan Kaynakları bu anlamda beklentilerimi karşılayan alanlardan biriydi, biraz da önüme çıkan fırsatlar beni bu alana yönlendirdi diyebiliriz.

İnsan Kaynakları alanında kariyer hedefleyen gençlere önerileriniz nelerdir?

Öncelikle kişinin gerçekten bu işi yapmayı istemesi gerekiyor. Her yönüyle mesleği değerlendirmeleri, çevrelerinde bu işi yapan kişilerden görüş almaları, mesleğin geleceği ile ilgili araştırmalar yapmaları önemli. Tabi bunun sonucunda kendi yetkinliklerini de bu alan için uygunluklarını sorgulamalılar.

Yoğun olarak seçme yerleştirme faaliyetleri içindesiniz. Adayların özgeçmiş hazırlarken sıkça yaptıkları hatalar nelerdir?

Özgeçmişleri değerlendirirken belli bir düzen çerçevesinde olması, pozisyon için önemli olacak bilgilerin kolay ulaşılabilir olması ve bilgilerin doğruluğu değerlendiriciler için oldukça önemli. Çok uzun,  gereksiz sayılabilecek detayların olması veya bilgilerin yetersiz olması sağlıklı olmayan değerlendirmelere yol açabiliyor. En çok eksik veya doğru olmayan bilgi ile karşılaşabiliyoruz. Örneğin İngilizce bilgi seviyesi bunların içinde ilk sırada oluyor. Tarihsel hatalar, iletişim bilgilerinin güncel olmaması da yapılan hataların bazıları.

İş görüşmelerine hazırlanırken ve iş görüşmesi sırasında adaylara verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?

Bununla ilgili adaylar günümüzde internet üzerinden birçok bilgiye ulaşabiliyor. Burada önemli olan adayların belli bir kalıpta değil kendileri gibi olmaları. Kişisel imaja dikkat etmek, görüşmelere zamanında gitmek, gitmeden önce şirket veya pozisyon ile ilgili bilgi sahibi olmak, doğru bilgiler vermek önemli noktalar.

İnsan Kaynakları’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz global hayat gereği herkes her şeye erişebilir durumda. Rekabet koşulları içinde farkı yaratan da insan oluyor. İnsan Kaynakları günümüzde artık şirketler tarafında da çalışanlar tarafında da olması gereken olarak görünüyor. Bu anlamda gelişmeler sevindirici.

Bloguma konuk olarak verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim Gamze Hanım:)

 Rica ederim. Benim için de keyifli bir sohbetti.

9 Ekim 2012 Salı

İK’nın Önyargıyla İmtihanı: Hale Etkisi



Bir adayı daha karşılarken bu pozisyon için uygun olacağını hissettiniz, gerçekten de olumlu bulduğunuz adaylar arasına girmeyi başardı. Acaba önsezileriniz kuvvetli olduğundan mı görüşme izleniminizi doğruladı yoksa adayın yarattığı ilk izlenimden mi etkilendiniz? Gülümsemesi ya da fiziksel görünüşü onu daha yetenekli bulmanızda ne kadar etkili oldu? Kuşkusuz dış görünüm önemli bir kriter olabilir, ama diğer özelliklerini objektif olarak değerlendirmenizi engelliyorsa hale etkisinin tuzağına düşmüş olabilirsiniz.

Hale etkisi ya da orijinal adıyla Halo Effect, bir insanın sahip olduğu olumlu özelliklerin etkisiyle o insanın başka özelliklerini de kapsayan genel bir yargıya varılması anlamına geliyor. İsmini azizlerin, melek figürlerinin başının üstüne konulan ışık halkası daireden almış. Yani bir özelliğiyle bir kişiyi taçlandırıp başının üzerine hale koyarak onu algımızda melek yapabiliyoruz:)

Bu etki sadece İK alanında karşımıza çıkmıyor kuşkusuz. Pazarlamacılar hale etkisini kullanarak ürünlerinin olumlu özelliklerini taçlandırabiliyor, politikacılar kendilerini melek göstererek oy topluyor. Hale etkisi sayesinde ilk görüşte aşk da meşrulaşmış oluyor.

Bazı durumlarda ise hale etkisi tersine dönüyor. Örneğin çalışanınızın performansını değerlendirirken memnun olmadığınız bir özelliğin etkisinde kalıp olumlu özelliklerini görmezden geldiğinizde tıpkı bunun tersinde olduğu gibi tarafsız bir değerlendirme yapamamış oluyorsunuz. Genellemelerin işimizi kolaylaştırdığı bir gerçek, ama bu genellemelerin gerçek olup olmadığını sorgulamadığımızda bizi kısıtlayıp kalıplara hapsettiği de bir başka gerçek.