1 Haziran 2013 Cumartesi

Meryem Uzerli Katkılı “Tükenmişlik Sendromu”

Bu sefer ki blog yazım enteresan bir şekilde magazinsel. Tükenmişlik sendromu konusunun magazinsel bir boyut kazanacağı hiç aklıma gelmezdi. Ama olsun reklamın iyisi kötüsü olmaz...


Tez dönemimde hakkında Türkçe kaynağa bile pek rastlayamadığım “Tükenmişlik Sendromu” Meryem Uzerli namı diğer Hürrem Sultan sayesinde ülkemizin yoğun gündemine oturmayı başardı. O kadar ki google’da Tükenmişlik Sendromu yazsanız, Meryem Uzerli’nin resmi çıkıyor, sosyal ağlarda her yönüyle konuşuluyor. Olayın diğer boyutlarını bir kenara bırakırsam, bu sayede “Tükenmişlik Sendromu” kavramını duymayan kalmadı, doğru ya da yanlış artık herkesin bu konuda bir fikri var.

İlk olarak sağlık çalışanları arasında görülen yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakmayla kendini gösteren bir durumu tanımlamak için Freudenberger tarafından ortaya atılmış olan tükenmişlik kavramı, daha sonra Maslach ve Jackson tarafından geliştirilmiştir. Freudenberger’e göre tükenmişlik; başarısız olma, yıpranma, enerji ve gücün azalması veya tatmin edilemeyen istekler sonucunda bireyin iç kaynaklarında meydana gelen tükenme durumudur.

Güzelim ülkemin çalışma şartları göz önünde tutulduğunda, Tükenmişlik Sendromu “Burn out” kanıksadığımız, farkında bile varmadığımız, varsak da şımarıklık ya da lüks olarak adlandırdığımız bir olgu haline gelmiştir ne yazık ki. Gülse Birsel’in konuyla ilgili yazısını henüz okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim, zira pek çok çalışanın içinden geçenleri, kendine has esprili üslubuyla pek de güzel dile getirmiştir.


Tükenmişlik sendromu (burn out) yerine işe cezbolma (adanma, engagement) yaşayan çalışanları ve bireyleriyle ünlü bir ülke olmamız hayaliyle...