13 Mayıs 2012 Pazar

ZEBANİYE İHTİYAÇ DUYAN İŞYERİ İSTİYORUM...

Geçen hafta Gücümüz İnsan blogunun sahiplerin sevgili meslektaşım Serhat Kahyaoğlu’nun bir yazısını okudum. Serhat Bey, işyerinden ayrılma sebeplerini o kadar güzel açıklamış ki anlattığı konulardan muzdarip pek çok çalışanın sesi olmuş.
Yazıyı okurken aklıma vaktiyle bir hocamdan dinlediğim, meşhur bir fıkra geldi nedense:

Adamın biri cehennemi geziyormuş. Cehennemde her milletin ayrı ayrı kuyuları varmış. Her kuyunun başında da zebani duruyormuş. Kuyulardaki insanlar canla başla çıkmak için uğraşıyor, birbirlerine destek veriyormuş. Tam biri çıkacakken zebani görevini yapıyor adamın kafasına vurup onu tekrar aşağı atıyormuş. Ama insanlar mücadeleye devam ediyor, yeniden deniyorlarmış. Adam her kuyunun başında bu manzarayı görerek gezerken birde ne görsün başında zebanisi olmayan bir kuyu….hemen merakla sormuş
“Neden bu kuyunun başında kimse yok?” yanındaki zebani şu cevabı vermiş:
“Bu kuyu Türklerin kuyusu, Onlar içlerinden biri çıkacak olduğunda onu tutup aşağı çekerler. Bu yüzden burada zebaniye gerek yok.””

Bu sadece Türklere ya da belli bir millete özgü bir durum mu bilemiyorum ama kıskançlık, çekememezlik, psikolojik taciz o kadar yaygın ki işyerlerinde. İnsan kaynakları departmanlarında dahi bu tür olumsuzluklarla karşılaşılması çok üzücü. İnsan kaynakları departmanları bir ekip olarak uyumlu olmazsa, insan kaynağından nasıl uyumlu çalışmaları beklenebilir ki?

Şimdi bir düşünün bakalım, siz işyerinizde zebanilere karşı mücadele eden misiniz, yoksa birilerinin zebanisi mi? Çalışma arkadaşlarınıza, astlarınıza destek mi oluyorsunuz, köstek mi? Aslında aynı kuyuda olduğunuz meslektaşlarınıza yardımcı olmaya mı çabalıyorsunuz, yoksa açık mı arıyorsunuz? Eleştirileriniz onları geliştirmek için mi, yermek için mi? Teşekkürde, tebrikte, ödülde, gülümsemede mi cömertsiniz; yoksa azarlamada, hakarette, cezada, asık suratlılıkta mı?

Bir düşünün bakalım, sizin iş yerinizde zebaniye ihtiyaç var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder