27 Temmuz 2018 Cuma

Benim Adım Gelecek!

Geçtiğimiz dönem Benim Adım Gelecek projesinin "usta"larından biri olmaktan büyük keyif duydum.

Proje iş hayatında deneyimli kişiler (ustalar) ile üniversite öğrencisi gençleri (çıraklar) buluşturmayı hedefliyor. Bu kapsamda bireysel ve toplu usta çırak buluşmaları gerçekleştiriliyor. Özellikle birebir koçluk seanslarında koçluk deneyimi edinmek ve bir gencin kariyer yolculuğunun başlangıcına şahit olmak benim için çok kıymetliydi.

Proje ayrıca çıraklar için bireysel gelişim eğitimlerini, atölye çalışmalarını, teknik gezileri, söyleşileri, sosyal ve gönüllü faaliyetleri de kapsıyor.  Tam bir öğrenme yolculuğu olarak tanımlayabileceğim BAG Projesi, çırakları profesyonel hayata hazırlarken ustaların da gençlerle iletişimde olarak kendilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor. Çıraklar iş hayatında faydalı olacak pek çok eğitime katılma fırsatı buluyor, ustalar sayesinde iş dünyası ile bir köprü kurmuş oluyorlar, kariyer koçlukları ile farkındalıklarını artırıyorlar. Ustalar ise onların enerjisinden etkilenerek farklı bakış açıları kazanmış, geleceğimiz gençleri daha yakından tanımış oluyorlar.

Projeye katılmak ya da hakkında daha detaylı bilgi almak için http://www.benimadimgelecek.net/ 'i takip edebilirsiniz.

Bu güzel proje için emek veren proje ekibine teşekkür ediyor, geleceğimize yatırım yapan böyle güzel çalışmaların artmasını diliyorum :)

20 Mayıs 2018 Pazar

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı'ndan Ne Öğrendim?

Yıllardır uluslararası çok satan kişisel gelişim/ liderlik kitaplarının ilk sıralarında yer alan Stephen Covey'in "Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı" kitabını okuyup da blogumda yer vermemek olmazdı.

Kuşkusuz, bir kez bu kitabı okuyup etkili insan olmanın tüm sırlarına sahip olmak ya da tüm içeriğine burada yer vermek mümkün değil. Ancak ben kendime bu kitaptan ne çıkardım, aklımda ne kaldı, özetle Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı' ndan ne öğrendim diye düşündüm ve işte bunlar döküldü kalemimden...

  • Kişisel gelişim alanında pek çok popüler yayın kişilik etiğinin üzerinde durur. Buna göre başarı daha çok, kişiliğin, toplumsal imajın, tutum ve davranışların, insanlar arası etkileşim süreçlerini kolaylaştıran beceri ve tekniklerin yarattığı bir şeydir. 
  • Covey ise "Karakter Etiği"nin etkisini savunur. Başarının temeli dürüstlük, alçakgönüllülük, sadakat, ölçülülük, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık, erdem, iyilik gibi altın kurallarda saklıdır.
  • Alışkanlık, bilgi, beceri ve arzunun kesişimidir. İlk üç alışkanlık özel zaferler, sonraki üç alışkanlık genel zaferler, son alışkanlık ise yenilenme alışkanlığıdır.
  • Etkili olmak için üretmeye olduğunu kadar nasıl üreteceğinize de bakmanız gerekir.
  • "Proaktif" olmak demek içini boşattığımız şekilde, sadece önlem ya da inisiyatif almak demek değildir. Proaktif olmak, kendi sorumluluğumuzu üstlenmek, odağımızı etki alanımıza çevirmek, hatta etki alanını genişletmektir (birinci alışkanlık).
  • Sonunu düşünerek işe başlamak, varacağınız yeri iyice belirleyerek işe başlamak demektir. Bunun ilk adımı ise ilke merkezli olarak kişisel misyonunuz oluşturmak ve buna bağlı yaşamaktır. Yaşamımızın merkezinde ne varsa, güvenlik, rehberlik ve gücümüzün kaynağını o oluşturur (ikinci alışkanlık).
  • Önemli işlere öncelik vermek sanıldığı gibi zamanı değil, kendini yönetmektir. Yaşantınızda düzenli bir şekilde yaparsanız son derece olumlu bir fark yaratacağınız şey nedir? sorusunu sormakla başlar. (üçüncü alışkanlık).
  • Kazan kazan anlayışının temelinde, ortadaki şeyin herkese yetecek kadar bol olduğu, bir kişinin başarısının diğerlerinin başarısızlığı pahasına elde edilmediği, ya da onların başarısını dışlamadığı paradigması vardır (dördüncü alışkanlık).
  • Önce anlamaya sonra anlaşılmaya çalışmak empatik iletişimin anahtardır. Çünkü asıl soruna yönelmedikçe, dünyanın bütün iyi niyetleri bir araya gelse, beş para etmez (beşinci alışkanlık).
  • Sinerji yaratmak, daha iyi sonuçlar elde etmek amacıyla tüm takım üyelerinin katılımını sağlamayı içerir. Bunu yaparken de farklı görüşler karşısında savunmaya geçmek yerine bu yeni bakış açısını anlamaya çalışmak esastır (altıncı alışkanlık).
  • Yenilenmek için baltayı bilemeyi unutmamak gerekir. Bu doğamızın dört boyutunu; fiziksel, ruhsal, zihinsel,  sosyal-duygusal yenilemeyi içerir (yedinci alışkanlık).
Kitapta iki kez yer aldığı üzere;

"Araştırmaktan vazgeçmemeliyiz. Bütün araştırmalarımızın sonu ise, başladığımız yere varmak ve o yeri ilk kez tanımak olacaktır." 
T.S.Eliot

11 Mayıs 2018 Cuma

Küreğinizi Paylaşır mısınız?

Fair Play ödülünü kazanan Altınboynuz Spor Kulübünün haberine mutlaka rastlayanlarınız olmuştur.

Duymayanlar için hatırlatalım, Sakarya'da 2016'da düzenlenen Türkiye Kürek Şampiyonası final karşılaşmasında, Sinop Gençlik Spor Kulübü sporcuları kürekleri olmadığı için egzoz borusundan kürek yaparak yarışmaya katılmak istiyor. Ancak Altınboynuz Spor Kulübü yarışa eşit şartlarda katılmak istediğini belirterek rakiplerine kürek veriyorlar. Yarışta Sinop Gençlik Spor klübü üçüncü olarak kupa kazanırken, Altınboynuz Spor Kulübü dördüncü oluyor. Ancak Altınboynuz Spor Kulübünün gösterdiği centilmence davranış Dünya Fair Play Konseyi tarafından büyük ödül "şeref diploması" ile ödüllendiriliyor.

Sporda oldukça hasret kaldığımız bu tarz centilmence davranışları her zaman desteklemek gerek, o kesin. Ancak bana bu haber iş dünyasındaki rekabet ve işbirliği kutuplarını hatırlattı. Yıkıcı olmamak kaydıyla rekabetin performansa olumlu etkide bulunabileceği bir gerçekse de ekip üyelerine zarar verecek boyutta olduğunda hem bireylere hem de uzun vadeli iş sonuçlarına olumsuz etkide bulunuyor.

İşbirliği ise olumlu bir iklimin ve çalışma ortamının oluşmasına katkı sağladığı gibi, ortak amaçlara ulaşmayı da kolaylaştırıyor, aynı yöne hep birlikte hızla kürek çekilmiş olunuyor.

İşte tam burada durup bir düşünmekte fayda var, bırakalım rakiplerimizi, aynı amaca ulaşmamız gereken kendi ekip/şirket üyelerimiz ile yeri geldiğinde küreğimizi paylaşabiliyor muyuz? Sporda gördüğümüz bu güzel örneği iş hayatımıza, şirket kültürümüze yaygınlaştırabiliyor muyuz?Yoksa hep birlikte bir karış suda boğuluyoruz da haberimiz mi yok?