25 Ocak 2013 Cuma

Bütün Şekerlerini Yedik Biz!

Son günlerde sosyal ağlarda dolaşan bir video çok hoşuma gitti. Mutlaka izleyenleriniz vardır, çocuklara ebeveynleri cadılar bayramında topladıkları bütün şekerleri yediklerini söylüyorlar. Çocukların tepkileri ise birbirinden farklı ve oldukça enteresan :) Aslında çocuklar bununla insanın doğasını da yansıtmış oluyorlar.

 

Bu durumu iş yaşamıza uyarlarsak, iş hayatında şekerimizi yiyenlere nasıl tepkiler veriyoruz? Bağırıp saldırıyor muyuz, ağlıyor muyuz, içimize mi atıyoruz, kaçıyor muyuz? Bir de olayın iletişim boyutu var tabii..durumu gayet olgunlukla karşılayan çocuklara ebeveynlerin durumu açıklarkenki yaklaşımları ve genelde kurdukları iletişim tarzı nasıldı sizce? Bizlerde aynı durum farklı şekilde aktarıldığında farklı tepkiler vermiyor muyuz?

Videoyu izleyelim, gülelim, ama bir yandan da düşünelim derim.

İyi seyirler...:)


20 Ocak 2013 Pazar

Sihirli Bir Sözcük: Yetkinlik


İş dünyasına adım atan herkesin sıkça rastladığı sihirli bir sözcük var: Yetkinlik. Bilgi, beceri ve davranış boyutları olan bu sözcük daha iş ararken iş ilanlarında karşımıza çıkar: Müşteri odaklı, takım çalışmasına yatkın, iletişim yeteneği güçlü... Ardından iş tanımlarında, performans değerlendirmede, eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını belirlemede, kariyer planlamada hatta ücretlendirmede bırakmaz peşimizi. 


Ancak yetkinliklerin iş yaşamındaki bu sihrini düşündüğümde özellikle temel ve liderlik yetkinlikleriyle ilk tanışmamızın iş yaşamında olması bana çok geç geliyor.  

Yani ailemizde, okullarda hatta sosyal çevremizde teknik yeterliliklerimiz sıkça sorgulanıyor (karne notlarımızın kaç olduğundan kaç dil bildiğimize, hangi teknik/araçları kullanabildiğimize uzuyor bu durum). Ama problem çözme (sadece matematik problemlerini çözmeyi değil problemleri çözebilmeyi öğrenme), yaratıcılık ve yenilikçilik, motive etme (hatta iç motivasyon ve başkalarını da yönlendirme), zaman yönetimi gibi temel ve yönetsel yetkinlikleri geliştirmeye çok da eğilmiyoruz. İlerleyen yaşlarda ise yetkinliğin sihri istesek de istemesek de sarıyor bizi. Öyle ya da böyle gelişmek için parlatıyoruz yetkinliklerimizi.
 
Umarım gelecekte yetkinliklerimizi daha küçük yaşlarda geliştirmemizi sağlayacak yapıcı yollar bulur ve içselleştirerek uygulamaya başlarız. İşte o zaman yetkinlikler  kağıt üzerinde kalan ifadeler olmaktan çıkıp gelişimimiz için gerçekten sihirli bir araç olmaya başlayacak.  

9 Ocak 2013 Çarşamba

Karda Zordur Çalışmak...


Birkaç gündür hava durumu gündemimizin ilk sırasına yerleşti. Haberlerimizi, sosyal ağlardaki paylaşımları, gündelik sohbetlerimizi değiştirdi. Marx kültürü tanımlarken "doğanın yarattıklarına karşı insanoğlunun yarattığı her şey" der. Hava durumu kültürümüzü de sorgulattı. Hayvanları düşünüp su bırakan da vardı, tadını çıkarıp kar topu oynayan da, doğayla mücadelemizin sonucu mudur bilinmez küresel ısınmadan dem vuran da. Çalışma hayatımızı da etkiledi kar, hem zorluklarıyla, trafiğiyle, yorgunluğuyla; hem de moral motivasyonuyla.

Araçlarıyla yolda kalanlar, servis süresi uzayanlar, yollar boşalmış kimse çıkmamış diyenler, otobüs bekleyenler, yürürken üşüyenler, tatil umanlar, işten erken çıkanlar, işten geç çıkanlar, esnek saatlere uyum sağlayanlar, evden çalışanlar, geç kalanlar... büyük şehirlerde yol durumunun ve ulaşımın çalışanı nasıl etkilediğini bir kez daha gösterdi. Çalışırken de karın etkisi geçmedi, Kimisi sessiz sedasız serin havada sıcak çayıyla daha bir konsantre oldu işine, kimisi eve dönüş yolculuğunu düşünerek kaygılandı, kendisini veremedi iyice.


Dışarıda çalışanlar kuşkusuz en çok etkilenenler oldu, karda kazandılar ekmek paralarını.

Çok da tadını çıkaramadık sanki, hani şöyle çocukluğumuzdaki gibi. Takım çalışması diyip adına biraz kar topu oynasak hoş olmaz mıydı ki?