Unutmak mı kişisel
gelişimimize katkıda bulunur, unutmamak mı?
Hatalarınızı,
kırıldıklarınızı, pişmanlıklarınızı unutmak kadar ruhunuzu hafifleten başka bir
şey var mı? Geçmişte yaşadıklarınız, okuduklarınız, yazdıklarınız,
duyduklarınız bugünü ne kadar etkiliyor, hangileri sizi geliştirirken hangileri
kalıplaştırıyor, köreltiyor, acı duymanıza neden oluyor?
İlk gençlik
yıllarımdan itibaren ilham aldığım isimlerden biri olan Yaşar Günaçgün’ün bir
albüm kapağında şu sözler okunuyor ve aklıma kazınıyor:
“İyiyi tut, kötüyü
unut,
Unutarak geliriz,
hatırlamakla geçer.”
Öte yandan
hayatımıza baktığımızda bizi en çok zorlukların, ders çıkarılmış hataların,
acıların büyüttüğünü görüyoruz. Bizi öldürmeyen şey güçlendiriyor. Belki de
Sezen yine çok haklı, insanı çözmüş haliyle sinir bozacak derecede doğru
söylüyor, acılar şarkılara, hayata, insana değer katıyor.
“Ben bu yüzden hiç
kimseden gidemem, gitmem
Unutamam acı tatlı
ne varsa hazinemdir,
Acının insana kattığı
değeri bilirim, küsemem.
Acıdan geçmeyen
şarkılar biraz eksiktir.”
Galiba unutmak ve
unutmamak arasında da hayatta pek çok şeyde olduğu gibi anahtar sözcük “denge”.
Yanlışlara, acılara saplantılı kalmamak gerekirken; ders çıkarmak, hatalardan,
geçmişten, her şey ve herkesten “öğrenmek” gerekiyor.
Bu konuda da son
sözü, yine benim çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllardan beri başucu
yazarlarımdan biri olan Buket Uzuner söylüyor:
“Unutmak, yanlışları tekrarlaması bakımından sakıncalıdır.
Aptallar unutur. Unutmak cahilliğe yol açar. Kinciler, unutmaz ve bilgilerini
de kendilerini yok edecek yönde harcalar. Akıllılar, unutmayan ama bilgilerini
kendileri ve idealleri için olumlu enerjiye çevirebilenlerdir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder