15 Temmuz 2012 Pazar

UNUTMA(MA)NIN KİŞİSEL GELİŞİME ETKİSİ...


Unutmak mı kişisel gelişimimize katkıda bulunur, unutmamak mı?

Hatalarınızı, kırıldıklarınızı, pişmanlıklarınızı unutmak kadar ruhunuzu hafifleten başka bir şey var mı? Geçmişte yaşadıklarınız, okuduklarınız, yazdıklarınız, duyduklarınız bugünü ne kadar etkiliyor, hangileri sizi geliştirirken hangileri kalıplaştırıyor, köreltiyor, acı duymanıza neden oluyor?

İlk gençlik yıllarımdan itibaren ilham aldığım isimlerden biri olan Yaşar Günaçgün’ün bir albüm kapağında şu sözler okunuyor ve aklıma kazınıyor:

“İyiyi tut, kötüyü unut,
Unutarak geliriz, hatırlamakla geçer.”

Öte yandan hayatımıza baktığımızda bizi en çok zorlukların, ders çıkarılmış hataların, acıların büyüttüğünü görüyoruz. Bizi öldürmeyen şey güçlendiriyor. Belki de Sezen yine çok haklı, insanı çözmüş haliyle sinir bozacak derecede doğru söylüyor, acılar şarkılara, hayata, insana değer katıyor.

“Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir,
Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem.
Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.”

Galiba unutmak ve unutmamak arasında da hayatta pek çok şeyde olduğu gibi anahtar sözcük “denge”. Yanlışlara, acılara saplantılı kalmamak gerekirken; ders çıkarmak, hatalardan, geçmişten, her şey ve herkesten “öğrenmek” gerekiyor.

Bu konuda da son sözü, yine benim çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllardan beri başucu yazarlarımdan biri olan Buket Uzuner söylüyor:

“Unutmak, yanlışları tekrarlaması bakımından sakıncalıdır. Aptallar unutur. Unutmak cahilliğe yol açar. Kinciler, unutmaz ve bilgilerini de kendilerini yok edecek yönde harcalar. Akıllılar, unutmayan ama bilgilerini kendileri ve idealleri için olumlu enerjiye çevirebilenlerdir.” 

Bu arada bu yazım da bana Eternal Sunshine of the Spotless Mind filmini hatırlattı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder